news-details

Bir avuç ülkenin Çinli turistlere ayrımcı muamelede bulunması bilim dışı

Çin’in kısa süre önce COVID-19’la mücadele tedbirlerini gevşetmesiyle Çin ve yabancı ülkeler arasındaki personel değişimi daha kolay ve pürüzsüz oldu. Bu gelişme, uluslararası toplum tarafından olumlu karşılandı. Örneğin, Tayland Başbakan Yardımcısı, ülkesine gelen Çinli turistleri havalimanında bizzat karşıladı. Ancak bir avuç ülke bilim ve gerçekleri göz ardı ederek, Çinli turistlere ayrımcı muamele uygulamaya çalıştı, dolayısıyla salgınla küresel mücadeleye gölge düşürdü.

Çinli turistlere ayrımcı muamele uygulayan ülkelerin başında ABD, Japonya ve Güney Kore duruyor.

ABD, 5 Ocak’tan itibaren, sınıra giriş konusunda Çinli turistlere kısıtlayıcı tedbir almaya başladı. Japonya ise 8 Ocak’tan itibaren Çinli turistlere yeni tedbirler uygulamaya başladı. Güney Kore 2-31 Ocak’ta ülkesini ziyaret edecek Çin vatandaşlarına kısa vadeli vize verilmesini geçici olarak askıya aldı, ayrıca Çin’den uçak seferlerini artırma planlarını durdurdu.

Japonya ve Güney Kore Çin ile yakın komşu. İki ülke ile Çin arasındaki ekonomik bağlantı yoğun, dolayısıyla Çin ile personel değişiminin normale dönmesini engellemek mantıksız. Ancak aynı zamanda ABD’nin Asya’daki başlıca müttefiki olan Japonya ve Güney Kore, ABD’nin “Hint-Pasifik stratejisi” peşinde sıkıca koşuyor. İki ülkenin Çinli turistlere ayrımcı tedbirler uygulayarak “salgınla bilimsel mücadele”, “kendi vatandaşlarının sağlığını korumak” bahanelerini ortaya koyması, dayanaksız ve asılsızdır.

Birincisi, geçen 3 yıl içinde Çin, dönemin salgın durumuna göre etkili tedbirler alıp, ülkesindeki vaka sayısını son derece düşük seviyede tuttu, salgının dünya genelinde yayılmasını önlemek için büyük katkı sağladı. Özellikle salgınla mücadele konusunda diğer ülkelere aynı muamelede bulundu, herhangi bir ayrımcılık yapmadı.

İkincisi, geçen yılın aralık ayından itibaren, Çin salgın tedbirlerini gevşetti. Bu sayede, Çin’deki vaka sayısının kısa vade içinde artış göstermesi son derece doğal bir gelişme. Ancak Çin’deki salgın, genel olarak kontrol altında, Çin’in birçok yerinde salgın zirveden düşüp zayıfladı ve vatandaşların yaşamı ve üretimi normale döndü. Dünya sağlık çevresi, Çin’de şu an yayılmakta olan COVID-19 virüsünün varyantının daha önce dünya genelinde yayılmış olduğunu, dolayısıyla Japonya ve Güney Kore’nin Çinli turistlere kısıtlayıcı tedbirler almasının bilim dışı olduğunu savundu.

Özellikle gerçekler, Çinli turistlerin gelişinin Japonya ve Güney Kore’ye sağlık riski getirmediğini kanıtladı.  Japonya Sağlık Bakanlığı tarafından verilen bilgilere göre 12 Ocak gününe kadar geçen bir hafta içinde testte pozitif sonucu çıkan Çinli turist sayısı, Japonya’ya gelen tüm Çinli turist sayısının yüzde 3’ü oldu. Güney Kore’de 5-9 Ocak döneminde bu sayı yüzde 5,5’e indi. Güney Kore’nin salgınla mücadele makamları, ülkesine gelen Çinli turistlerde ABD’nin başlıca varyantı XBB.1.5 tespit edilmediğini açıkladı.

Japonya ve Güney Kore, salgını etkin şekilde önlemek istiyorsa Çinli turistlere kısıtlayıcı tedbirler almak yerine, ABD’de hızla yayılan XBB.1.5’e dikkat etmeli. Nitekim, Japonya ve Güney Kore ile Çin, geçen 3 yıl içinde salgınla mücadelede iş birliği yaptı. Bu iş birliğine devam etmek için Güney Kore ve Japonya, bilime saygı göstererek, Çinli turistlere uygulanan ayrımcı muameleyi derhal ortadan kaldırmalı, Çin ile personel değişimin normale dönmesini sağlamalı. Dahası, Japonya ve Güney Kore, salgını siyasi açıdan manipüle edip salgınla küresel mücadelenin genel durumuna zarar vermemeli.

Kaynak Çin Uluslararası Radyosu
Hibya Haber Ajansı