news-details

Dünyayı kurtarmak bizim elimizde

Her yıl yeni sıcaklık rekorları kırılıyor. Son yüzyılın en sıcak Mart ayını 2020 yılında yaşadık. Yalnızca ülkemizde 10 yıllık karbon salınımı artışı yüzde 34,4 oranında gerçekleşti. Uluslararası Enerji Ajansı’nın tüm dünyayı kapsayan verilerine göre karbon salınımındaki 10 yıllık küresel artış yüzde 25’i geçiyor. Enerji üretiminde kullanılan kömür, sürdürülebilir enerji kaynaklarına yeterli ilgiyi göstermeyişimiz, ulaşımda dizel gibi hava kirliliğine yol açan yakıtları tercih edişimiz dünyamızı zehirliyor. Dünyanın en büyük alternatif yakıt sistemleri üreticisi BRC’nin Türkiye CEO’su Kadir Örücü, “Karbon salınımını azaltmak ve dünyayı iyileştirmek bizim elimizde, çocukları için en iyisini düşünen babalar gelecek nesiller için dünya üzerinde bıraktıkları karbon ayak izini düşünmek zorunda. Tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmezsek Küresel Isınma’nın ve onun getireceği olumsuzlukların önüne geçemeyeceğiz. Çocuklarımıza daha iyi bir dünya bırakmak için bilinçlenmeli, tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmeli ve bu bilinci çocuklarımıza aktarmalıyız” şeklinde konuştu.

Dünyamız insan eliyle yaratılan çevre sorunlarıyla boğuşuyor. Bu sorunların en büyüğü olan Küresel Isınma, her geçen yıl dünyamızı biraz daha ısıtıyor, ekolojik dengeyi değiştirerek bizleri bilinmezliğe sürüklüyor. Karbon salınımının düzenli olarak takip edildiği CO2 Earth organizasyonunun verilerine göre geçtiğimiz Mart ayı son 100 yılın en sıcak Mart ayı olarak tarihe geçti. Sıcaklık rekorları her yıl düzenli olarak kırılmaya devam ediliyor.

Birleşmiş Milletler Uluslararası Küresel İklim Değişikliği Paneli (IPCC) Değerlendirme Raporu, eğer insanlık karbon ayak izini düşürmek için harekete geçmezse, 2100 yılına kadar yer sıcaklığının 2,5 santigrat derece artabileceğini, sıcaklık artışının da kutuplardaki buzulları eriterek, deniz seviyesinin ortalama 49 santimetre yükseltebileceğini, bu rakamların kimi bölgelerde 86 santimetreye kadar çıkabileceğini ortaya koyuyor.

KÜRESEL ISINMA EN ÇOK OKYANUSLARI ETKİLİYOR

ABD’nin Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi’nin (NOAA) verileri, Küresel Isınma’nın en çok okyanusları etkilediğini ortaya çıkardı. Okyanuslardaki ısıl durgunluk nedeniyle dev su kütlelerinin çok daha geç ısınıp, çok daha geç soğuduğunu ortaya koyan NOAA verileri, 2000’li yılların başında yaşanan sıcaklık artışlarının 2050’lili yıllarda okyanuslarda gerçekleşecek 1 santigrat derecelik bir artış ile sonuçlanacağını öngörüyor. Dünyanın ısınmaya devam ettiğini ve karbon salınımı değerlerinde negatif bir sonuç ortaya çıkmadığını düşünülürse, okyanuslardaki sıcaklık artışının 1 derece ile sabit kalmayacağını tahmin edebiliyoruz. Dünyamızdaki önemli hava olaylarına sebep olan okyanus sıcaklarının giderek artması, ‘Gulf Stream’ gibi küresel iklimi etkileyen dev akıntıların son bulmasına bu da dünyamız için yeni felaketlere sebep olabilir.

KÜÇÜK SICAKLIK DEĞİŞİKLİKLERİ BÜYÜK SONUÇLAR YARATABİLİR

IPCC’nin 2015 yılında sunduğu ve karbon salınımının azaltılması için devletleri harekete geçiren rapora göre öngörülen 2 santigrat derecelik sıcaklık artışı tüm dünyada temiz su kaynaklarını azaltarak, su sıkıntısının başlamasına neden olacak. Önceden ekilebilir olarak görülen tarım alanları işlevsiz hale gelecek. Pek çok bitki türü sıcaklık değişiminden dolayı yer değiştirecek ya da tarihe karışacak. Denizlerdeki canlılık oranı önemli ölçüde azalacak, canlı çeşitliliğinin azalmasıyla uyum sağlayabilen türlerin artışı gözlemlenecek. Gezegenimizde yaşayan canlıların yüzde 30’u yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.

KÜRESEL ISINMAYI 1,5 DERECEDE TUTMA ÇABASI

Sera gazı emisyonlarını azaltmanın ve küresel iklim değişikliğini sınırlandırmanın faydalarını yalnızca birkaç başlık altında incelemenin yetersiz olacağını belirten BRC Türkiye CEO’su Kadir Örücü, “Sera gazı salınımını belli ölçüde azaltmayı başarabilirsek, küresel iklim değişikliğini 1,5 santigrat derecelik daha yaşanabilir bir sınırda tutmamız mümkün görünüyor. IPCC’nin 6 binin üzerinde bilimsel makaleyi inceleyerek ortaya koyduğu 1,5 santigrat derecelik küresel iklim değişikliği sınırı aşılırsa, Latin Amerika ve Karayipler’de dang humması gibi kitlesel salgın hastalıklar görülebilir. Küresel anlamda gıda sıkıntısı görülmeye başlanabilir bu da açlık tehlikesi yaşayan yüz milyonlarca insan yaratabilir. Lagos, Delhi, Şangay gibi dev şehirlerde milyonlarca insanın sıcaklık şokuyla erken ölümü görülebilir. 1,5 derecelik sınırın korunması durumunda, okyanuslarımızı, gıda üretimimizi koruyabileceğimizi ve hava kirliliğinin neden olduğu ölümlerin önüne geçebileceğimizi biliyoruz. Bu nedenle vakit kaybetmeden harekete geçmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.

DÜNYAYI KURTARMAK BİZİM ELİMİZDE

Günlük rutinimizde değiştireceğimiz adımlar, tüketim alışkanlıklarımızdaki değişiklikler karbon salınımını azaltarak Küresel Isınma’yı engelleyebilir diyen BRC Türkiye CEO’su Kadir Örücü, “IPCC’nin ortaya koyduğu küresel ısınma faktörü (GWP) fosil yakıtlardan, günlük hayatımızda tükettiğimiz ürünlere pek çok nesnenin Küresel Isınma’yı ne kadar etkilediğini ortaya koydu. Karbon salınımında en büyük etken olan kömürün enerji üretiminden tamamen çıkartılması bilim insanlarının temel önerilerinin başında yer alıyor. Bizler de tüketim alışkanlıklarımızı değiştirerek karbon salınımını azaltabiliriz. Bu adımların başında daha az enerji tüketimi geliyor. Bunun için evlerde kullanılan enerjide önemli ölçüde tasarrufa gidilmesi ve Küresel Isınma’nın önemli faktörlerinden biri olan ulaşımda kullanılan araçların alternatif yakıtlı araçlarla değiştirilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

LPG’NİN KÜRESEL ISINMA FAKTÖRÜ SIFIR

En çevreci fosil yakıtın LPG olduğunu vurgulayan Kadir Örücü, “Hidrokarbon yakıtlara göre, LPG’nin karbon-hidrojen oranı düşüktür. Ürettiği birim enerji başına çok daha az karbondioksit (CO2) gazı ortaya çıkar. LPG kilogram başına daha fazla enerji üretir, dolayısıyla verimlidir. IPCC’nin GWP faktörüne göre CO2 gazının sera gazı etkisi 1 iken, doğalgazın (metan) 25, LPG’nin ki ise sıfırdır. LPG, hava kirliliğine yol açan katı parçacık (PM) üretimi kömürden 35 kez, dizelden 10 kez ve benzinden yüzde 30 daha azdır. Ayrıca Küresel Isınma’ya yol açan azot oksit (NOx) üretimi de diğer fosil yakıtlarla karşılaştırıldığında oldukça düşüktür” diye konuştu.

2 MİLYARI AŞKIN OTOMOBİL KULLANILIYOR

Dünya çapında araç sayısının 2 milyarı geçtiğinin altını çizen Kadir Örücü, “Dünya LPG Birliği’nin (WLPGA) yayınladığı 2019 öngörü raporuna göre dünya çapında kullanılan araç sayısı 2 milyarı aştı ve bu rakam nüfus artışının sürmesi nedeniyle devam edecek.

Özellikle Latin Amerika, Afrika, Güneydoğu Asya ve Asya’da artan nüfus nedeniyle ulaşım araçlarına karşı ihtiyaç giderek yükseliyor. Altyapısı zayıf, gelişmemiş ülkelerdeki ulaşım araçları da yüksek karbon üreten ve havamızı kirleten katı parçacıkları atmosfere salan eski teknoloji araçlardan oluşuyor. LPG hâlihazırda içten yanmalı yakıt teknolojisine sahip tüm araçlara kolayca uygulanabilir. Karbon salınımını azaltmak ve Küresel Isınma’nın önüne geçebilmek için LPG en mantıklı seçenek” dedi.

Hibya Haber Ajansı